Tate Modern Galerisi

Tate Modern Gallery

Nehir kenarının en dikkat çekici binalarından biri olan Tate Modern, Tate Britain galerisinin 1900’den günümüze kadar gelen eserlerden oluşan çağdaş kolleksiyonuna ev sahipliği yapmak amacıyla 2000 yılında açılmıştır.

Galerinin çok modern bir görünüme sahip olan binası aslında, 1947 yılında bir elektrik santrali olarak tasarlanmış ve hayata geçirilmiştir. Aynı zamanda İngiltere deyince en fazla akla gelen ikonlardan biri olan kırmızı telefon kutusunun da mimarı olan Sir Giles Gilbert Scott tarafından tasarlanan ve neredeyse merkezin tamamının elektriğinden sorumlu olan Bankside elektrik santrali, 1981 yılında kapanmış ve bina 20 yıla yakın bir süre boş kalmıştır. Fakat şehrin merkezinde bulunan böyle devasa bir binanın boş kalmasına kimsenin gönlü razı olmamış ve İsviçreli mimarlar Herzog & de Meuron tarafından 134 milyon pound’luk bir bütçeyle yeniden kullanıma sokulması için çalışmalar başlatılmıştır. Her ne kadar binanın görünümüne çeki düzen verilip daha modern bir hava yaratılmışsa da endüstriyel karakterine dokunulmamış, ekstradan çatısı camla kaplanarak daha fazla ışık gelmesi sağlanmıştır.

Galeri iki ana bölümden oluşmaktadır; sürekli eserlerin, içeriği belirli aralıklarla yenilenen sergi odalarının, kafe ve dükkanların bulunduğu asıl bina ve elektrik santralinden büyük makinelerinin kaldırılmasıyla açılan ve ana binanın her katından izleme olanağı bulduğunuz Turbine Hall (Türbin Koridoru). 1,5 km uzunluğunda ve 300 metre yüksekliğindeki bu koridor, çok büyük sanat projelerinin sergilenmesine olanak tanıdığından, her yıl Ekim-Mart ayları arasında, müzenin komisyon kararıyla belirlediği bir sanatçının çalışmasına ev sahipliği yapmaktadır. 2000 yılında Fransız heykeltraş Louise Bourgeois 60 metre yüksekliğindeki örümceğiyle başlayan Turbine Hall sergilerinin en ilgi göreni ise 2003 yılında Ólafur Elíasson’un bütün alana sıcaklık ve duman yayan dev bir güneşten oluşan “The Weather Project” (Mevsim Projesi) adlı çalışmasıdır.

Galeriler ise ana binanın üçüncü, dördüncü ve beşinci katına yerleştirilmiştir. “Tarih”, “manzara” gibi başlıklar altında temalarına göre belirlenen kalıcı galeriler, üçüncü ve beşinci katlarda yer alırken, dördüncü katta Victoria & Albert Müzesi ile ortaklaşa hazırlanan bir komisyonun belirlediği 3 ila 5 aylık geçici sergilere yer verilmektedir. Tate Britain Gallery’nin bıraktığı yerden, yani 20. yüzyılın başından günümüze gelen bir kolleksiyona sahip olan Tate Modern’in kalıcı galerinde Bacon, Dalí, Picasso, Matisse, Rothko ve Warhol gibi isimlerin yanı sıra Steve McQueen, Rebecca Horn ve Gillian Wearing gibi yakın zamanda yıldızları parlayan sanatçtılara da yer verilmektedir.

Galerinin yedinci katında bulunan kafe, ziyaretçilere başka hiçbir yerde yakalayamayacakları bir Thames ziyafeti sunmaktadır. Makul fiyatların bulunduğu kafeye yapacağınız bir rezervasyonla, galerinin açık olduğu gecelerde; St. Paul’s katedrali, katedral ile Tate Modern’i bağlamak amacıyla açılan Millennium Bridge (Milenyum Köprüsü) ve Southbank’in diğer önemli yapılarının yer aldığı manzara eşliğinde romantik bir yemek yiyebilme şansını yakalayabilirsiniz. Galerinin hemen önünde bulunan Bankside Pier adlı iskeleden ise günün belirli saatlerinde Docklands, Greenwich semtlerine ve Tate Britan Gallery’e botlar kalkmaktadır.

Tate galerilerinin en genci olan Tate Modern, 2005 itibariyle bir yenilenme süreci içerisine girmiştir. 2012 yılı sonunda bitirilmesi planlanan bu projeye de imzalarını atan Herzog & de Meuron, süreç sonunda galerinin yüzde 60 oranında büyüyeceğini hesaplamaktadırlar.

WEB: www.tate.org.uk/modern
ADRES: 25 Sumner Street, Bankside, London SE1 9TG
www.streetmap.co.uk/streetmap.dll?Postcode2Map?code=SE1+9TG
TEL: +44 (020) 7887 8000
YAKIN İSTASYON: Southwark, Blackfriars, London Bridge
FİYAT: Özel sergiler dışında ücretsiz
SAATLERİ: Pazartesi-Perşembe ve Pazar: 10:00-18:00, Cuma-Cumartesi: 10:00-22:00 (24-26 Aralık arası,1 Ocak’ta ve resmi tatillerde kapalı)